Cervical Omurga Kinematiği
Servical Omurga
Kinematiği Ve Fonksiyonel Anatomisi
Servikal omurga, duyu sistemlerine hizmet etmek için başı
toraksa göre uzayda destekler ve yönlendirir. Bu nedenle, kas iskelet
sisteminin bu bölgesindeki talepleri karşılamak için gelişmiş hareket
kabiliyeti ve stabilite mekanizmaları olmalıdır. Servikal omurga, büyük bir
hareketlilik için tasarlanmıştır ve instabilite bozukluklarının gelişimine
duyarlıdır. Aynı yaş grubundaki erkek ve kadın kişiler arasında, kadınların
boyun fleksiyonu hariç tüm AROM için erkeklerden daha aktif hareket alanı
(AROM) vardır. Servikal AROM yaşla birlikte azalma eğilimi gösterir.
Orta yaşla birlikte
servikal omurganın intervertebral disklerinde, servikal diskin
posterolateral yüzünde görülen yarıklar/çatlaklar gelişir ve servikal omurga
rotasyonuyla ilişkili makaslama kuvvetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığı
düşünülür. Diskin jelatinimsi nukleus pulposisi, genç yaşların ortalarına kadar
fibroz bulguları gösterir ve yerine, omurilik segmentinde daha fazla mobiliteye
izin veren fibrokartilajinöz uncovertebral yarıklar konur. İntervertebral disk,
anterolateral açıdan, çoklu düzlemde harekete izin veren ve aşırı hareket
açıklığını sınırlamaya yardımcı olan (ROM) von Luschka'nın uncovertebral
eklemleri ile takviye edilmiştir.
Orta ve alt servikal omurganın zigapophyseal faset eklemleri
(C2-C3 ila C7-T1) yaklaşık 45 derecelik açı ile yukarıya ve öne açılıdır.Cervical omurgada öne ve arkaya eğilme hareketleri faset eklem düzlemiyle paralellik gösterir.
Öne eğilme( flexion / forward bending ) için bilateral upslope glide olur( yukarı ve öne ). Geriye eğilme
hareketinde( extansiyon / bacward bending) ise downslope glide olur (
aşağı ve geri doğru ). Upslope glide hareketinin son rangecinde, öne eğilme
hareketinin son noktasıyla birlikte
faset eklemlerin posterior yüzlerinde
boşluk oluşturmak için vertebralar tilt yapar.
Faset eklemlerin açısal düzlemi yalnızca eklem mekaniklerini
anlamakta değil, aynı zamanda pasif intervertebral hareket (PIVM) testi ve
eklem mobilizasyon/ manipülasyon tekniği uygulaması için de önemlidir. Servikal
omurga için en etkili ve en konforlu mobilizasyon / manipülasyon teknikleri,
faset eklemlerinin düzlemi tarafından oluşturulan açıya paralel güç
uygulanmasını gerektirir.
Kraniyovertebral (kranyoservikal) bölge
atlantooksipital(Occiput-C1) ve atlantoaksiyal (C1-C2) eklemlerden oluşur.
C1-C2'nin faset eklemleri, hareket kabiliyeti ve saf translasyon sağlamak için
orta ve alt servikal omurga faset eklemlerine göre daha horizontaldir.
Oksiput-C1 eklemleri, bir çift dışbükey şekilli oksipital kondil ve konveks
şeklindeki atlasın eklem yüzeyleri
tarafından oluşturulmuştur. Bu nedenle, oksipital kondiller, dışbükey / içbükey
kurala uyan hareket yönünde ters yönde kayar (Şekil 6-1 ve 6-2). Örneğin,
oksipital kondiller, öne eğilmeyle posteriora kayarken geriye doğru eğilmeyle
anterior glide yapar.
Orta ve alt servikal rotasyon ve lateral fleksiyon
hareketleri C2-T1'den coupled hareket şeklinde gerçekleşir, lateral fleksiyon ve rotasyon aynı tarafa
doğru meydana gelir. Hareket ekseni servikal faset eklemlerinin açısına diktir,
kontralateral faset ekleminde upslope glide ve ipsilateral faset ekleminde
downslope glide vardır(Şekil 6-3 ve 6-4)
.
Birkaç servikal omurga seviyesinde, standart sapma ,hareketin
ortalamasından daha büyük olup, sağlıklı kişilerdeki değişkenliği belirtir.
Tablo 6-4 ve 6-5, servikal rotasyon ve lateral fleksiyon için ortalama
segmental hareket ile ilgili birçok çalışmadan elde edilen bulguları
göstermektedir.
Bazı
değişkenlikler kaydedilmesine rağmen, C1-C2 segmenti en fazla rotasyon oranına
(yaklaşık% 50) izin verir. Servikal segmental hareketi ölçen çalışmalar
C6-C7'yi servikal aktif hareketle birlikte son hareketli segment olarak
ölçmüşlerdir, ancak klinik olarak,servikal aktif hareketle birlikte üst torakal spinal vertebral segmentlerde
hareket kaydedilmiştir. Üst torasik omurga segmentlerinin aktif ve pasif
mobilitesi değerlendirilmeli ve servikal omurga ile birlikte tedavi
edilmelidir. Tablo 6-6, üst torasik omurganın (T1-T6), servikal fleksiyon /
ekstansiyonun yaklaşık% 25'ini, servikal rotasyonun% 10'unu ve servikal lateral
fleksiyonun% 14'ünü sağladığını göstermektedir.
Occiput-C1 ve C1-C2 omurilik parçaları, boyun hareketleri
sırasında baş pozisyonunun ince ayarını sağlar ve aksiyel servikal rotasyon ile
lateral fleksiyon arasında bir fark yaratır. Kraniumdaki rölatif lateral
fleksiyon, servikal omurga rotasyonunun kontralateral tarafında meydana gelir
ve gözün, başın aksiyal rotasyon hareketi ile düz bir halde kalmasını sağlar.
Bu süreçte, atlas servikal rotasyonun zıt yönünde kayar.Servikal lateral
flexion esnasında yüzün frontal düzlemde öne bakmasını devam ettirebilmek için C1-C2 ve C0-C1 segmentlerinde lateral
flexionun tersi yönünde rölatif bir rotasyon meydana gelir.
Kraniovertebral bölgede ( C0-C1 ve C1-C2), atlas ; aksis ile
oksipital kondiller arasındaki hareketi yönlendiren ve sınırlayan bir yapı olarak kabul edilebilir.Flexion ve
extansiyonda atlasın pozisyonu, oksiput ve C2 arasındaki asıl ilişkiden
nispeten bağımsızdır. Kraniyoservikal bölgenin herhangi bir pozisyonunda,
posterior atlantal ark oksiput ile C2'nin spinöz prosesi arasında bir yerde
bulunabilir mutlaka ortasında olması gerekmez. Lateral flexionda atlas daha
rijit şekilde öngörülen bir pozisyona sahiptir. Lateral flexion hareketi
esnasında odontoid , alar ligament ile
sabitlenmesinden dolayı oksipital kondillerin arasında kalmak zorundadır. Böylece
C0-C1 segmentindeki lateral flexion her zaman atlantoaksiyal segmentteki
lateral flexion ile kombine edilir ve bunun terside geçerlidir. Ayrıca, atlasın
lateral fleksiyon tarafına doğru rölatif lateral glide ı meydana gelir.
Kraniovertebral lateral fleksiyon, aynı zamanda, alar ligamanın oryantasyonun
ve işlevinin bir sonucu olarak eşzamanlı kontralateral atlantoaksiyel rotasyon
ile kolaylaştırılır (Şekil 6-5).
C2 omurgası, C3 ile ilişkili olarak kraniovertebral lateral
fleksiyon tarafına doğru döner ve bu da C1-C2 spinal segmentinin göreceli
kontralateral rotasyonunu oluşturur. Çapraz (transvers kısım) bağ da, C2'ye
göre C1'in aşırı öne shear ını önlemek için kranyovertebral kompleksin
stabilize edilmesine yardımcı olur (Şekil 6-6). Çapraz bağ gevşer veya
yırtılırsa, C2 nin densi artık C1'in ön arkı ile sıkı sıkıya tutulmaz.
Servikal omurga hareketi aynı taraf lateral flexion ve
rotasyonda limitliyse orta veya alt cervical faset eklemlerdeki bloklardan söz
edilebilir ( servikal faset kapsüler paterni). Bununla birlikte servikal AROM
daki limitasyonlar lateral flexion ve karşı taraf lateral flexionda
bulunursa üst servikal faset eklem bloğu
düşünülür ( kraniovertebral kapsüler patern ).
Neumann craniovertebral bölgede görülen lateral flexion ve
rotasyon bağlantısını üst cervical kaslar tarafından yaratılan motor kontrol
sonucu gerçekleştiğini ileri sürmüştür. Özellikle soldaki rektus kapitus
lateralis kası atlantooksipital eklemler yoluyla başa sol lateral fleksiyon torku, sol obliqus capitis inferior
kası ise servikal omurganın sağ lateral
fleksiyonunda kraniyoservikal bölgenin sol aksial rotasyonunu oluşturur.(başın sağ lateral
flexionunda ) .Kraniyovertebral eklemlerin, bu hareketleri düzgün ve eksiksiz
üretmesi için yeterli eklem hareketi ve motor kontrolü olmalıdır. Aktif
hareketlerde azalma olursa , kraniovertebral hareket segmentlerinin pasif
hareketlerinin değerlendirilmesi motor kontrol defisiti veya eklem instabilite defisiti arasındaki ayrımı
yapmamıza yardımcı olur.
Anatomik
olarak, derin boyun ekstensörleri ve derin boyun fleksörleri servikal omurga
segmental hareketlerini kontrol etmek için çok uygundur. Servikal multifidus ve
semispinalis cerviks kasları primer derin boyun ekstansör kasları olarak kabul
edilir ve servikal vertebralara segmental bağlanma yoluyla dinamik stabilite ve
nöromüsküler kontrol sağlar ,longus colli ve longus capitis (derin boyun
fleksörleri) servikal vertebra gövdelerinin önündeki pozisyonlarının bir sonucu olarak anterior
dinamik stabilite ve nöromüsküler kontrol sağlar.
Motor kontrol bozuklukları kronik boyun ağrılı
hastalarda boyun fleksörlerinde ve whiplash yaralanması sonrası superficial
kaslardaki aşırı aktivasyon ( SCM, anterior scalen ) ve derin flexorlerdeki
yetersizlik sonucu ortaya çıkar.
Derin boyun fleksör ve ekstansör kaslarının yeniden
eğitimden geçirilmesi, fizyoterapistlerin tedavi ettiği servikal omurga
bozukluklarının çoğunun rehabilitasyonunda önemli bir bileşen oluşturmaktadır.
KAYNAK : Kenneth Olson Manual Physical Therapy Of The Spine
Yorumlar
Yorum Gönder